Arap
Baharı’ndan sonra bölgedeki kaos ve şiddet yerini vahşete bıraktı zaman zaman.
Baharın yaşandığı bölgeye- ülkelere bakınca nedense her ne kadar ülkelerindeki
insanlar yoksul gibi görünse de dış borçlarının olmadığını görüyoruz. Peki, bu
bölgeyi borçlandırmak için ne yapıldığını biliyor musunuz? Tabi ki hayır!
Arap Baharı bölgesine tam tamına 220 milyon kredi kartı
dağıtılıyor. İnsanları borçlandırmak, yaşadıkları ülkenin ekonomisini alt üst
etmek ve bu borçlandırma üzerinden çok daha rahat ve karlı bir şekilde petrol
alabilmek için! Biz hep Arap Baharı’nı savunduk. Neden? Çünkü bölgeye demokrasi
geliyordu(!)
Örneğin
yılların liderlerini düşman olarak gösterdiler bölge halklarına. Batı’nın
kuklalarını-casuslarını başa geçirdiler. Örneğin geçen hafta Tunus Başbakanı
Cibali istifa etti. Her ne hikmetse seçimlerde yine aday gösteriliyor. Neden
mi? Çünkü yerine daha iyi bir kukla bulunamadığı için. Aslında en güzel örnek
yanı başımızda duruyor. Komşumuz Suriye! Batı’nın istemediği hiç kimse bu kadar
dayanamaz ayakta kalmaya. Ama Esad neden hala koltuğunun başında. Esad’ın yerine
geçecek daha iyi bir kukla bulunamıyor da ondan. Yani Esad’ın çok da güçlü
olduğundan değil.
Gelelim
ülkemize. Önce müttefikimiz(!) ABD ve Avrupalı devletler bizim arkamızda gibi yaptı
Suriye konusunda. Bizde ahkâm kesmeye başladık, Rusya ve İran ile papaz olduk.
Sonra baktık ki çok sevgili müttefiklerimiz Batı’lı devletler sus pus olmuş.
Bir anda yalnız kalıverdik. Komşularımızla aramızda gereksiz huzursuzluk
yarattık. Bu, dışişlerimizin gerekli stratejileri üretememesinden kaynaklıydı.
Şimdi soruyorum AB’ye alınmayacağımızı bile bile gösterilen
çabalar yani kendimizden verdiğimiz onca ödün, ABD’nin isteğiyle yapılan
operasyon (Ergenekon), ve aramıza soğukluk soktuğumuz komşularımız… Değdi mi
bunca yapılan yanlışlar?
Belki yukarıda yazan ABD isteğiyle yapılan operasyona
takılacaksınız ama hemen açıklamakta fayda var. Hillary Clinton’ın mektubundan
bazı bölümler açıklandı. Ergenekon soruşturması için “küçük bir operasyon
istiyorduk, çok büyüdü” yazıyordu. Önce bunun bir açıklanması gerekiyor.
Öncelikle
Batı’ya hayranlığı bırakmamız gerekiyor. Osmanlı’dan sonra bu bölgede otorite
boşluğu oldu. Türkiye, Osmanlı’nın hinterlandını dolduramadı. Hep yanlış
stratejiler üretti ve hala da üretmeye devam ediyor. Mademki dolduramıyoruz
yeni strateji/stratejiler belirlememiz gerekiyor. Nasıl mı? Nasıl eskiden
komşularımızla paktlar oluşturuyorduk, şimdi de bunu yapmalıyız. Eşref
Bitlis’in neden öldüğüne dair bilgileri göz önünde bulundurmakta fayda var. Ve
bunu hala bilmeyenler o kadar çok ki! Eşref Bitlis Irak, Suriye, İran,
Azerbaycan gibi ülkelerle ortak savunma paktı kurma çalışmaları yüzünden
öldürüldü. Çünkü bu gerçekleşirse Orta Doğu’da hiçbir kaos ortamı oluşamazdı.
Batı dünyası bu bölgede istediği gibi at koşturamazdı.
Bu yüzden önce komşularımıza sonra tüm akraba
topluluklarımıza, Türk dünyasına yüzümüzü dönüp kucak açmalıyız. Yoksa bu
yanlış stratejiler bizi bulunduğumuz bölgede daha da yalnızlaştıracak, olası
savaş durumunda bölünmelere kadar bizi yok etmeye sürükleyecektir.